Turkon Line USA’nın başkanı Ramazan Bizel, haber ve medya sitesi Amerikali Türk’e verdiği mülakatta özel açıklamalarda bulundu. İşte Ramazan Bizel’in sorularımıza verdiği cevaplar…
25 yıldır deniz taşımacılığı sektöründe hizmet vermektesiniz, ABD ye ilk direkt servis veren Türk firması olarak, Türkiye’nin her ay ihracat rekoru kırmasında önemli bir rol üstlenmektesiniz. Bu başarı hikayesinden biraz bahsedebilir misiniz?
1997 yılında çıkılan ilk yolculuğun üzerinden 25 yıl geçti…Turkon Line olarak, çeyrek yüzyıllık deneyim ve gelişimin ardından Türk ekonomisinin en saygın şirketleri arasında yerimizi gururla aldık. Dünya deniz ticaretinde çok önemli bir yeri olan Amerika’ya konteyner taşımacılığı yapmak üzere kurulmuş olan Turkon Line, sektöründe en kısa transit süreyi sağlayarak, Amerika’ya direkt servis veren ilk Türk firmalarından biri olmuştur.
Turkon Line,tam 25 yıldır Amerika’ya direkt ve düzenli deniz taşımacılığı yapan tek firmadır. Turkon Amerika Ülke Müdürlüğümüz de 25 yıldır, Covid -19 dönemi de dahil olmak üzere Türk ihracat ve ithalatçısına kesintisiz hizmet vermeye devam etmektedir. Turkon, sonraki yıllarda kurduğu ülke ve bölge müdürlükleri, acente anlaşmaları ile servis ağını genişleterek odaklandığı pazarlarda büyümesine devam etmiştir.
Turkon Line Amerika’da New York, Norfolk ve Savannah, Almanya’da Hamburg, Belçika’da Antwerp ve İngiltere’de Felixstowe’da bulunan Ülke Müdürlükleri ve ofisleri, Türkiye’de, İstanbul, İzmir, Mersin, Bursa, Ankara’da bulunan bölge müdürlükleri ile hizmet sunmaktadır. Ayrıca 19 ülkede çalıştığı 37 acente ofisi ile 4 kıtada 38 limana servis vererek dünyanın çeşitli bölgelerindeki faaliyetlerini sürdürmektedir.
Amerika, Avrupa, Akdeniz ve Karadeniz pazarlarında 8 ana hatta aktif olarak konteyner taşımacılığı hizmeti sunan Turkon Line, özellikle odaklandığı pazarlardan Doğu Akdeniz, Amerika’nın Doğu Kıyısı ve Türkiye’de pazar liderleri arasında yer almaktadır.
Turkon Line, müşteri odaklı yaklaşımı ve “Müşteriye Özel Çözümler” hizmet anlayışı ile sektörde referans noktası olmaya devam etmektedir.
TurkonLine’ın hedef pazarları arasında ABD, Mısır, İsrail, İspanya ve Almanya bulunmaktadır. Bunlara ek olarak, Lübnan, İngiltere, Benelux, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Ukrayna, Romanya, Gürcistan, Fas, Portekiz, İtalya ve Fransa servis verdiği yerler arasındadır. İhracat taşımalarında çoğunlukla kimyasal madde, beyaz eşya, elektronik eşya, tütün, kâğıt, tekstil ve halı sektörleri yer alırken, ithalat taşımalarında ise otomotiv, pamuk, kâğıt ve kimyasal madde gibi sektörler yer almaktadır.
Dünyada yaşanan Covid 19 salgını ve Rusya – Ukrayna arasında yaşanan savaş dünyada ekonomik dengeleri değiştirdi. Bu dönemde, müşterilerinize destek olabilmek ve hizmet kalitemizi korumak için yaptığınız çalışmalardan bahsedebilir misiniz?
Özellikle pandemi ile dünyada başlayan kapanmalar dolayısıyla tedarik zinciri bozuldu. Artan talebin karşılanması adına lojistik sektörü bir bütün olarak ön plana çıktı. Tabi ki bu süreçte kara, hava ve deniz taşımacılığı gibi tüm taşımacılık türleri daha fazla önem arz etti. Ancak deniz taşımacılığı dünya ticaretinin en önemli unsurlarından biridir.
Dünya ticaret hacminin yaklaşık %80’i deniz taşımacılığı ile yapılmaktadır. Bu açıdan bu süreçte yine en fazla tercih edilen, daha fazla yükün altına giren deniz taşımacılığı oldu. Ancak bir bütün olarak bakıldığında gemi üzerindeki yüklerin limanlara boşaltılamaması, iç taşımayla teslim noktalarına iletilmesinde sorun yaşanması bu sürecin ana unsurlarından olan deniz taşımacılığını da ciddi şekilde etkiledi. Bu sebeple hatlar kapasite artışına gitmek zorunda kaldı. Tabi ki piyasalardaki belirsizliklere bağlı olarak mevcut kapasitenin optimum kullanılması da yine hatlar için bir zorunluluk oldu.
Deniz taşımacılığı için zor bir dönemden geçiyoruz. Bu açıdan piyasa dinamiklerini yakından takip etmek ve gereken aksiyonları hızlı şekilde hayata geçirmek hem bizler için hem de piyasadaki tüm aktörler için normal dönemlere göre çok daha kıymetli… Salgın döneminde tedarik zincirinin bozulması arz talep arasında bir dengesizliğe sebep oldu. Bu dengesizlik ciddi bir talep artışına neden oldu. Ancak Covid-19 tedbirleri kapsamında limanların tam kapasite çalışamaması, liman altyapılarının yeterli olmaması, iç taşımanın yetersiz kalması ve Çin’deki kapanmalarla birlikte limanlara gelen gemiler yüklerini boşaltmak için sıraya girmeye başladı. Bu sıralar o kadar uzadı ki Los Angeles / LongBeach Limanlarında bekleyen gemi sayısı 100’ün üstüne kadar çıktı.
Benzer şekilde birçok limanda beklemeler yaşandı ve yaşanmaya da devam ediyor. Açıkçası toplam konteyner kapasitesinin neredeyse %20-%25’i kadar bir kapasite liman açıklarında bekleyen gemilerin üzerinde bulunuyor. Bu sebeple servislerini aksatmak istemeyen hatlar çeşitli riskleri göze alarak yeni gemi ve ekipman tedarik etmek zorunda kaldı. Piyasadaki bu hareketlilik deniz taşımacılığı üzerinde bir baskı oluşturuyor. Bu baskının iyi yönetilmesi, doğru kararların alınması ve uygulanması sektörün geleceğine yön verecek.










Denizlerin ekolojik dengesini korumak adına, çevreye, doğaya karşı sorumluluk bilincine sahip Turkon Line olarak, bu yönde önemli yatırımlar yaptığınızı biliyoruz. Bu konu hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Avrupa Birliği’nin öncülük ettiği 2050 karbon-nötr hedefi kapsamında deniz taşımacılığı sektörü, çevreye duyarlı çözümler geliştirmek üzere çalışmalarına başladı. 2023 yılı itibariyle gemilerin karbon salınımları ölçülmeye başlanacak. Bununla birlikte yeşil mutabakat kapsamında gemilerin olması gereken teknik özelliklerini içeren EEXI (Energy Efficiency Existing Ship Index) uygulanmaya başlayacak. Tabi bu uygulamalar dolayısıyla gemilerin emisyon miktarlarının azaltılmasıyla ilgili scrubber takılması, gemi hızlarının azaltılması gibi çeşitli tedbirlerin alınması; yeni inşa edilecek gemilerde EnergyEfficiency Design Indexkriterlerine göre çevre dostu yakıt türlerinin önceliklendirilmesi artık sektörün en önemli gündemlerinden biri olacaktır.
Açıkçası biz Turkon Line olarak çevreye duyarlı politikalarımızın bir sonucu olarak geçmiş yıllarda gemilerimize scrubber takarak sektörümüzde öncü olmanın ve bir ilki gerçekleştirmenin gururunu yaşıyoruz. İlerleyen yıllarda da yine çevre dostu uygulamaları yakından takip edip, bu dönüşümün öncüsü olma misyonumuzu sürdüreceğiz.
2023 yılında ihracat hedeflerinizden bahsedebilir misiniz?
Daha once Covid kaynakli kriz döneminde global operatorler tercihlerini başka koridorlardan yana kullanirken biz Turkiye ve Türk ihracatını oncelikli duşunduk ve hareket ettik. Bu çerçevede konteyner döngüsünü hızlandırabilmek için yeri geldi, geliştirmekte olduğumuz diğer pazarlardan vazgeçtik. 2023 yılında; yine müşterilerimizin yanında olmaya, verdiğimiz hizmetin kalitesini piyasadaki dalgalanmalara ve belirsizliklere rağmen korumaya devam edeceğiz. Böylece müşterilerimizin ihracat hedeflerini gerçekleştirmesine katkı sağlayacağız.
Neden konteyner eksikliği yaşıyoruz?
Küresel çapta yaşanan tedarik zinciri sorunları bazı limanlarda ciddi sıkışıklığa sebep oldu. Bu sıkışıklık dolayısıyla çok sayıda gemi birkaç haftayı bulan sürelerde limanlarda beklemek zorunda kaldı. LA/LB limanlarında 2021 yılının son dönemlerinde bekleyen gemi sayısı 100’ün üzerine çıkmıştı. Benzer durumu simdi doğu yakasinda da yasiyoruz. Bu gemiler yüklerini boşaltamadıkları için çok sayıda konteyner gemilerin üzerinde kaldı.
Bununla beraber limanlara indirilen konteynerlerin iç taşımayla final lokasyonlarına aktarılmasına yaşanan gecikmeler de konteynerlerin dönüş süresini oldukça uzattı. Bir bütün olarak bakıldığında seferlerdeki gecikme hem gemi hem de ekipman ihtiyacını arttırmıştır. Bu yüzden hatlar yeni gemi ve konteyner siparişleriyle eksikliklerini gidermeye çalışıyor.
Tünelin ucunda ışık görünüyor mu?
Açıkçası ABD’nin batı kısmında yaşanan sıkışıklık son dönemlerde oldukça azaldı. Ancak Doğu yakası için şu an aynı şeyleri söylemek zor. Özellikle Savannah Limanı, New York Limanı Maher Terminal’i sıkışıklık yaşamaya devam ediyor. Savannah’ta bekleyen gemi sayısı son dönemde 40’ı geçti. Ortalama bekleme süreleri 10-12 gün bandında devam ediyor. Benzer şekilde Avrupa’da çeşitli limanlarda sıkışıklık devam ediyor.
Yine de son dönemlerde bizim faaliyet gösterdiğimiz koridorda pek olmasa da Pasifik ticaretinde sezonsal olarak talebin azalmasıyla birlikte navlun fiyatlarında da bir düşüş var. Ancak Rusya-Ukrayna savaşının seyri, enerji krizi, ülkelerde artan enflasyon ve merkez bankalarının para politikaları önümüzdeki süreçte talebi ve dolayısıyla sektörü etkileyecek önemli parametreler olarak karşımıza çıkacak.
Amerikali Turk